At ölür meydan kalır,
Yiğit ölür şan kalır.
88 yıl çapulcu orduların işgali altında kalan Kudüs’ü fetheden Selahaddin Eyyubi, 4 Mart 1193 yılında vefat ettiğinde vasiyetine uygun olarak şehrin dört bir yanına dağılan tellallar şöyle diyeceklerdir:
"Duyduk, duymadık demeyin! Kudüs' ü fetheden, Mısırın, Yemenin, Suriye’nin, Irak’ın, Hicazın hükümdarı, hazinesinde altınlar, mücevherler bulunan Sultan Selahaddin ölmüştür! mezarına amelleri dışında sadece kefen bezini götürebilmiştir!"
Selahaddin Yusuf bin Eyyub, Mısır ve Suriye sultanı, Eyyubi hanedanının kurucusu olan Türk, Kürt ve Arap olan kısacası Müslüman olan bir liderdi. 1138'de Tikrit'te doğmuş, Babası Necmeddin Eyyub, Selçuklu Valilerinden (Zengiler Atabeyliği) İmadeddin Zengi’nin hizmetinde görevliydi. Baalbek ve Şam’da büyüyen Selaheddin iyi bir din eğitimi aldı. Askeri yaşamı Zengi’nin oğlu Emir Nureddin’in komutanlarından, amcası Şirkuh’un hizmetine girmesiyle başladı. Şirkuh’un, Mısır’ın I. Haçlı Seferi sonu- cunda kurulan Latin-Hıristiyan devletlerinin eline geçmesini önlemek amacıyla düzenlediği üç sefer sırasında, Kudüs’ün Latin kralı I. Amalricus, Mısır’ın Fatımi halifesinin güçlü veziri Şavar ve Şirkuh arasında karşılıklı bir mücadele gelişmişti. Selahaddin Şirkuh’un ölümünden ve Şavar’ın öldürülmesinden sonra, henüz 31 yaşındayken hem Suriye birliklerinin komutanlığına, hem de melik unvanıyla Mısır vezirliğine atandı. (1169).
1171’de Mısır’da Şii Fatımi devletine son vererek Sünniliğe dönüldüğünü ilan eden Selahaddin Eyyubi böylece Mısır’ın tek yöneticisi durumuna geldi. Mısır’daki zengin tarım topraklarını mali dayanak olarak kullanan Selahaddin 1174’ten 1186’ya değin Suriye, Kuzey Mezopotamya, Filistin ve Mısır’daki tüm Müslüman topraklarını kendi bayrağı altında birleştirmeye girişti. Zamanla sahtekârlık, ahlaksızlık ve gaddarlıktan uzak, cömert, erdemli, ama kararlı bir hükümdar olarak ünlendi. O zamana değin iç çekişmeler ve yoğun rekabet yüzün- den Haçlılara direnmede güçlük çeken Müslümanların maddi ve manevi açıdan güçlenmesini sağladı.
Kudüs Haçlıların işgali altındadır. Bu yüzden Sultan Selahaddin sarayda yaşamak yerine çadırda yaşamayı, rahat yatak ve döşekte yatmak yerine hasırda yatmayı yeğleyecek kadar imanlı ve Peygamber sevgisi olan bir hükümdardır. Bir defasında Hocası sürekli asık suratıyla dolaşan sultan Selahaddin’e gülmek de gereklidir gibi cümleler söyleyince Sultan: “Hocam Allah Resulünün miraca çıktığı Mescidi Aksa ecnebilerin elinde tutsak iken, Hz. Ömer’in emaneti Kudüs esirken, benden nasıl gülmemi isteyebilirsiniz?” lafı da Müslümanlar için güzel bir derstir.
1187’de bütün gücüyle, Latin Haçlı krallıklarına yöneldi. Düşmanlarının tümüyle yoksun olduğu komuta yeteneğiyle 1187’de tükenmiş ve susuzluktan bitkin düşmüş bir Haçlı ordusunu, Kuzey Filistin’de Taberiye yakınında Hittin Savaşında yok etti. Haçlıların verdiği kayıpların büyüklüğü Müslümanların Kudüs Krallığı’nın neredeyse tümünü ele geçirmesini sağladı. Akka, Beyrut, Nablus, Yafa gibi şehirler fethedildi. Selahaddin Haçlılara en büyük darbesini ise 88 yıl Haçlıların elinde kalan Kudüs’ü 2 Ekim 1187’de teslim alarak indirdi. Eyyubi askerleri. haçlı askerleri-ne kötü davranınca Sultan emir vererek iyi davranmalarını ister, askerler: Sultanım onlar bize böyle davranmazlardı deyince Sultan: “Peygamber Efendimiz esirlere nasıl davranmışsa biz öyle davran- malıyız, çünkü biz Müslümanız” diyecektir.
Kudüs’ün düşmesiyle derinden sarsılan Batılılar yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu. III. Haçlı Seferi çok sayıda büyük soylu ve ünlü şövalyenin yanı sıra, üç ülkenin krallarını da savaş alanına çekti. III. Haçlı Seferi uzun ve tüketici oldu. I. Richard (Aslan Yürekli) tartışmasız askeri dehasına karşın hiçbir sonuca ulaşamadı. Haçlılar Doğu Akdeniz’de ancak güvensiz bir toprak parçasına tutunabildiler. Kral Richard Ekim 1192’de dönüş için yelken açtığında savaş sona ermişti. Selahaddin başkent Şam’a çekildi. Uzun seferler ve at üstünde geçen günlerden sonra çok yaşamadı ve 4 Mart 1193'te Şam'da vefat etmiş, Emeviye Caminin yanına defnedilecektir. Irak'taki Selahaddin Vilayeti ve Selahaddin Kartalı da onun adını taşımaktadır.
Akrabaları imparatorluğu paylaşırken, arkadaşları Müslüman dünyasının en güçlü ve en eli açık hüküm-darının, mezarını yaptırmaya yetecek para bırakmadığını gördüler.