Türkiye’nin kaderini belirleyen seçimler sonucunda Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha tarihi farkla zaferini ilan eden siyasi lider oldu. Bu başarıyı Türkiye bir daha asla göremez. Bir lider düşünün; zaferini ilan ettikten sonra O’nun için başta İslam ülkelerinde olmak üzere, onlarca ülkede sevinç gösterileri yapılıyor.
Siz hiç Arabistan’da ya da Mısır, Libya, Irak, İran, Suriye, Katar veya diğer İslam ülkesinde yapılan seçimler sonrasında ya da lider değişikliklerinde hiç Türkiye’de sevinç gösterisi yapıldığını, konvoylar düzenlendiğini, hava-i fişekler atıldığını gördünüz mü?
Dünyanın her ülkesinde Müslümanlar, Türkiye’deki seçimleri takip eder hale geldiler. Bu durum tüm muhalefet partileri tarafından derinlemesine mutlaka araştırılmalı ve büyük dersler çıkarılmalıdır.
Peki seçimleri kim kazandı?
Bana göre bu seçimlerin en büyük kazananı lider Recep Tayyip Erdoğan’dır. Diğer kazananları ise Muharrem İnce ve MHP’dir. Seçimin en ballı partisi ise HDP olmuştur. Seçimlerin kaybedeni ise AK Parti, CHP ve SP’dir. Diğer siyasi parti liderinin de aday olduğu seçimlerde Muharrem İnce bana göre olağanüstü bir oy aldı. Bu oy, İnce’ye CHP liderliğinin yolunu açtı.
Gelelim kaybedenlere…
Özellikle oluşturulan kamuoyuyla ciddi bir oy alacağı düşünülen CHP, bana göre tam bir hayal kırıklığına neden oldu. İstanbul, İzmir ve Ankara mitinglerine katılan yüzbinlerce kişi CHP için orada toplanmadıklarını gösterdiler.
“1 oy Muharrem’e, 1 oy HDP’ye” algısı oluşturan CHP’nin keskin kanadı, sonuçlara muazzam etkide bulundular. Doğu ve Düneydoğu’da Kürtlerin bile bir önceki seçime oranla daha az oy verdiği HDP’yi meclise taşıdılar. HDP’nin barajı aşması sonucunda AK Parti gerekli olan 300 Milletvekili sayısına ulaşamadı. Yani CHP’nin oyları HDP ve MHP’ye yaradı. MHP bu sonuçlarla mecliste en kritik parti konumuna geldi. CHP’lilerin HDP’ye oy verme iştahları nedeniyle ülke genelinde milletvekilliğini garanti gören onlarca CHP’li meclise gidemedi. Yani dava arkadaşlarını bana göre sattılar.
CHP İlçe Başkanı Necmi Demir ve Milletvekili adayı Erkan Dönmez ellerinden geleni yaptılar. İnegöl’deki CHP yönetiminin tüm çabaları, kamuoyunda oluşturulan algı nedeniyle boşa gitmiş oldu.
Gelelim AK Parti’ye..
Ben sonuçlar itibariyle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti’yi ayrı olarak görüyorum. Çünkü kamuoyu, parti teşkilatları ve belediyelerin Erdoğan’a büyük zarar verdiğine inanıyor.
Bende bu duruma sonuna kadar inananlardanım. Seçimler öncesinde başta Ankara, İstanbul ve Bursa olmak üzere bazı şehirlerde yapılan belediye başkanlığı ve parti yönetimleri değişikliği buna verilecek en güzel örnektir.
Teşkilatlardaki mental yorgunluk ve belediyelerdeki vizyonsuzluk ve çözüm üretme kabiliyetlerinde yaşanan sorunlar maalesef hem Ak Parti’ye hem de Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’a zarar vermektedir.
Teşkilatlar önceden bölgelerinde halkla bütünleşen, bir telefonla sorunlarına çözüm bulan, iyi günde kötü günde kendilerinin yanında olan bir iştahla çalışıyordu. Belediyeler ise bulundukları bölgeleri adeta şantiyeye çeviriyorlar, eş zamanlı her yerde çok güzel çalışmalar yapıyorlardı.
Şimdi ise belediyeler daha rutin işler yapıyorlar. Yani belediyelere kimi getirirseniz getirin zaten şu an yapılanların aynısını yapar. Belediyelerin asli görevini yerine getirmek artık tek başına bir başarı kriteri değildir. Cumhurbaşkanı denizin altından tünel geçiriyor, kanal İstanbul diyor, AK Parti ise aylardır Mesudiye köprüsünü yapamıyor, Avarlar kavşağındaki trafik keşmekeşliğine sorun üretemiyor.
Bu yazımdan dolayı elbette alınanlar, darılanlar olacak. Ancak artık İnegöllüler de, ülkenin her şehri de AK Parti’nin fabrika ayarlarına geri dönmesini istiyor. Nerede Burhan Alıcı’nın, Bülent Temelli’nin başkanlığı dönemindeki parti iştahı...
Yeni Başkan Mustafa Ersan heyecanlı. Ancak bu heyecanını partinin yönetiminde tam anlamıyla göremedik. Yönetim içinde sorunlar var, seçmenle aralarında tarifi yapılamayan bir kopukluk var.
Oysa siyaset lider eksenli olmamalı. Partiye oy kazandıracak isimler yönetimlere gelmeli. Vizyonuyla şehre zenginlik katacak, teşkilata gaz verecek isimler olmalı.
Kendi istedikleri isimler vekil adayı olmadı diye gardı düşen bir parti olamaz. Seçmenlere bile bu yansıtıldı. Av. Vildan Yılmaz Gürel’in bu kadar geri planda tutulması, adeta saklanması tarihi bir hatadır. Belki tecrübesiz olmasından endişe edildi. Ancak bu ismin önümüzdeki 5 yılda siyaset yapacağını kimse unutmamalı.
Seçim boyunca dikkatlice gözlemledim. Yeni Milletvekili Avukat Vildan Yılmaz Gürel’e danışmanlık yapan, O’na gerektiği kadar yardımcı olan olmadı. Bu ülkede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile hala danışmanlarının desteğiyle meydanlara iniyor, salonlarda konuşma yapıyor. Eğer tüm konuşmaları Erdoğan yazsa ülkenin sorunlarına çözüm üretecek zaman bulamaz. Hele ki bana göre ülkenin tek kurumsal partisi olan AK Parti kesinlikle buna çözüm bulmalıydı.
Gelelim Saadet Partisine..
Seçimlerin ardından İnegöl’de en çok Saadet Partisi konuşuldu. Olağanüstü bir seçim çalışması yapan SP’liler büyük hayal kırıklığı yaşadılar. Meslektaşım milletvekili adayı Fikret Bayram, Hasan Eroğlu başkanlığındaki ekiple her şeyi denedi. Genç kesime de, kadınlara da etkide bulunmak için yapmadıkları çalışma kalmadı. Sadece sosyal medyada yapılan paylaşımlara olan beğeniler bile oy olarak dönseydi SP rekor oy alırdı.
Bana göre Temel Karamollaoğlu’nun SP tabanının beklentilerinin dışında söylemler geliştirmesi, daha önce muhafazakar kesimlere büyük zarar veren kitlelerle hareket etmesi sonuçları ciddi anlamda etkiledi.