31 Mart seçimlerinin ertesi günü yani 1 Nisan sabahına “Gülümseyin Bursa’dasınız” yazılı reklam panoları ve afişleriyle uyandık.
Bu afişler çok önceden tasarlanmış, oldukça başarılı bir başlangıç motivasyonuydu. O reklam çalışmasının birkaç saat içinde hazırlanıp, basılması ve tüm Bursa’ya asılması imkansızdı. Yani aslında Bozbey, kazanacağını biliyordu ve ekibi bu çalışmayı çok önceden hazırlamıştı.
O an anladık ki, Mustafa Bozbey işe hızlı bir giriş yapacaktı. Ve beklenen de oldu. Ancak bu esnada bir atama krizi yaşandı. Öz yeğenini daire başkanı yapması hem Bursa’da hem de ulusal medyada büyük yankı uyandırdı.
Bir anda herkes Mustafa Bozbey’i hedef haline getirdi. Bu isimler arasında Türkiye’nin yakından tanıdığı sol medyanın temsilcileri de vardı.
Bu tartışmaya siyasetin en üst isimleri de dahil olunca Bursa’nın üzerine kara bulutlar çöktü. İşte o anda tecrübe devriye girdi.
Mustafa Bozbey usta bir siyasetçi olduğunu gösterdi. Kurduğu tanıtım medya gurubuyla belediyeyi akrabalarının arka bahçesi yapan bir başkan görüntüsünden, Sağ görüşlü bir sanatçı olarak bildiğimiz Karadenizli türkücü İsmail Türüt’ün “40 yıllık sanatçıyım ben böyle CHP’li başkan görmedim” denilen bir noktaya getirdi.
Sonra ise art arda Bursa’lılara müjde üstüne müjdeler verildi. Suya yapılan indirim, yol üzerinde ki otoparkların ücretsiz yapılması, Bursasspor’u borç batağından kurtararak transfer tahtasının açılmasında ki rolü, semt lokantası açılması, çiftçinin elinde kalan mahsulleri satın alarak ücretsiz dağıtması, başkanlık makamını ilçelere taşıması, kendisine yapılan davetleri kırmadan gitmesi vb. hizmetlerle açıkçası kısa sürede hiç kimsenin beklemediği dokunuşlar yaptı.
Bir gazeteci olarak yaptığım gözlem şu;
4 aylık performans olarak Başkan Mustafa Bozbey, Bursalıların gönlünü kazanmış durumda. Tabi bunu sadece sol kesim için demiyorum, sağ kesimde de böyle bir hava var.
İşte burada çok ince bir ayrıntı var. Türkiye’de sağından soluna efsaneleşmiş bir çok belediye başkanının başarı hikayesine baktığımızda bu isimlerin algı yönetiminde inanılmaz başarılı olduklarını görüyoruz. Yani yapılan her hizmeti iyi anlatıyorlar. Hissettirerek yapıyorlar. Siyasetin genlerini iyi bilen isimler, vatandaşa nasıl dokunacağını iyi bilirse sonuçta alıyorlar.
Öncelikle Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurduğu Basın Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığında liyakatli isimlerin olduğunu net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.
Bu övgümüzü yaptıktan sonra gelen bir sitemi de aktarmayı uygun buluyorum.
Malum ülkemizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle vatandaşın alım gücü oldukça zayıfladı. O yüzden de tüm Türkiye’de değişik adlarla belediyeler sosyal tesisler açmaya başladı. Bursa’da Burfaş aracılığıyla birçok sosyal tesis açıldı, sonrasında ise diğer ilçelere de sıçradı. Şimdi ise Semt Lokantaları açılıyor. Ben bu sosyal tesislerin zincir marketler gibi çoğalması taraftarayım ancak…
Bir taraftan 4 çeşit yemeği 60 TL’den verirken, otoparkları ücretsiz yaparken, özellikle gençlerin rağbet gösterdiği Burfaş Sosyal tesisleri ile Burfaş Kafelerde ki ürünlere yapılan zamların doğru olmadığını düşünüyorum. Bu konuyla ilgili çok fazla sitem olduğu için bunu buradan aktarmak bizlerin görevi. Saygılarımla…