Adalet Bakanlığı tarafından Haziran 2006 tarihinde sürpriz bir kararla boşaltma kararı alınan İnegöl cezaevinin yıkılma anı hala dün gibi aklımda.
O günlerde İnegöl halkı bu duruma büyük tepki vermiş, İnegöl’e cezaevinin gerekliliğini savunmuşlardı. Özellikle de muhalefet partileri bu durumu dile getirmiş, yakınları cezaevinde olan vatandaşlarda kapatılma kararına büyük tepki vermişti.
Bende gazetecilik yıllarımın en hareketli dönemlerinde bu durumu sıkça dile getirmiş ve yeni bir cezaevinin İnegöl’e kazandırılmasını savunmuştum.
Bugünkü köşe yazımda cezaevi konusunu 3 başlıkta ele almak istiyorum.
- Cezaevinin yıkılması hangi tepkilere neden oldu?
- İnegöl’e cezaevi gerekli mi?
- Dün yıkıldı diye eleştirenler bugün niye karşı?
İnegöl’de tartışmasız en radikal kararların alındığı yıllar şu an Merkez Valisi olan dönemin İnegöl Kaymakamı Erdoğan Bektaş dönemine denk geldi.
Atatürk Bulvarının tek yöne çevrilmesi, cezaevinin kapatılması ve Oylat Mağarasının yapımı gerçekleşen uygulamalar arasında yer alırken, Oylat ve Alaçam bölgelerinin dünyanın yeni DAVOS’u yapılması projesi ise yarım kaldı.
Aslında 2006 yılında Adalet Bakanlığı İnegöl’de yarı açık bir cezaevi yapılması için yer talebinde bulunmuştu. Çünkü mevcut cezaevi yapısal anlamda miadını doldurmuş ve küçük olduğu için işlevselliğini kaybetmişti. Yıkım kararı alındıktan sonra hükümlüler Bursa’daki cezaevine nakledildiler.
Nakillerin başlamasıyla birlikte İnegöl’de büyük tartışmalar başladı. Tartışmaların odağında olanlar ise muhalefet partileri ve hükümlülerdi.
Tek bir ağızdan hükümlü yakınlarının mağdur edildiği, Bursa Cezaevi’ne ziyaretlerin hem zor hem de maliyetli olduğu dile getirilmiş ve acilen İnegöl’e bir cezaevinin yeniden yapılması istenmişti.
Biraz arşivleri kurcaladığımda dönemin İnegöl Belediye Başkanı olan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın medyaya yaptığı açıklaması karşıma çıktı.
Başkan Aktaş aynen şunları söylüyor; “Cezaevinin kaldırılması ile birlikte birçok tartışma yaşandı ve yeniden bir cezaevinin yapılması konusunda kamuoyunun bir arzusu oldu. Biz de bu konuda siyasetçi arkadaşlarımızla birlikte bir çalışma başlattık. İnegöl mobilyanın başkenti. Eğer ilçemizde bir cezaevi olacaksa, bu cezaevinin, tutuklu ve hükümlülerin meslek öğreneceği, mobilya üretiminin yapılacağı yarı açık bir cezaevi olmasının doğru olacağını düşünüyorum.''
İşte bu açıklamada da görüldüğü gibi 2006’da cezaevinin kapatılmasına nedenli karşı çıkıldığı ve bu konuda kamuoyunun ne kadar istekli olduğunun altını çizmiş.
2011 yılında ise bu tartışmalar yeniden alevlendi. Kamuoyu baskıları artınca dönemin Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’ya, “İnegöl cezaevi yıkıldı. Aradan 5 yıl geçti. Ancak neden ilçemize cezaevi yapılmıyor? İlçe halkı bunu merak ediyor?” diye bir soru yöneltilmesi üzerine,
“İnegöl’den gelen mahkum yakınları, yorucu bir yolculuk sonucunda Bursa cezaevine ulaşabilmişler. 3 vasıta değiştirerek hem de haklı olarak soruyorlar. Sahi ne oldu İnegöl Cezaevine? Yenisi yapılacak mı? diye. Okullar Bölgesindeki cezaevinin yıkılarak, devamındaki bölgede bol bol okul yapılması gerçekten çok anlamlı. Zaten burası işlevini tamamlamış, mahkûmlar için pek de uygun olmayan bir bina idi. İnegöllü okullar yaptı, cezaevini kapattı. Keşke cezaevlerine hiç ihtiyaç olmasa. Ama maalesef adaletin olduğu yerde cezaevlerine de ihtiyaç var.” demişti.
Konuyla alakalı diğer bir açıklama ise dönemin İnegöl Kaymakamı Erdoğan Bektaş’tan geldi. Bektaş, “Böyle bir isteğin gelmiş olması nedeniyle, biz de bir süre önce bu konu üzerinde gerekli araştırmalarımızı başlatacağız” dedi.
Yani anlatacağım şey şudur ki; o gün cezaevinin kapatılmasına karşı çıkanlar, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, İnegöl Kaymakamı, Bursa Milletvekili, İnegöl Belediye Başkanı ve hükümetin temsilcilerini ağır eleştiri bombardımanına tutmuşlardı.
Şimdi konu yine gündemde…
Ancak o gün cezaevi istiyoruz diye bağırıp çağıranlar, şimdi ise istemiyoruz diye eleştiride bulunuyorlar. Yahu arkadaş muhalefet yapmanın da bir edebi adabı olur. Yahu bari buna karşı çıkmayın be arkadaş!
İnegöl’e cezaevi yapılmasının normal hayatta kime ne zararı var? Aksine bir çok avantajı ve faydası var. Şimdi bu avantajları tek tek sıralayalım;
- Mahkum yakınları Bursa’ya gitmek zorunda kalmayacak. Özellikle yaşlılar büyük bir dertten kurtulacak.
- Cezaevi bacasız fabrika rolü üstlenecek. Cezaevinin ölçeğine göre yılda 200-500 bin arasında ziyaretçi kabul edecek. Buda ilçe ekonomisine katkı sağlayacak.
- İl olması tartışılan İnegöl’ün yapısal bir eksikliği daha tamamlanmış olacak
Hele ki yaklaşık 15 yıl önce Başkan Alinur Aktaş’ın önerdiği gibi meslek eğitimi verilen yarı açık cezaevi yapılırsa yüzlerce binlerce insan topluma kazandırılmış olacak.
Yani cezaevine karşı çıkmak, bir nev-i İnegöl’ün gelişimine karşı olmak demektir benim gözümde. Elbette ki isteriz ki cezaevleri hiç olmasın. Ancak bunu dünyada engelleyebilecek bir güç var mı? Yok. Dünyanın en güvenli şehirlerinde de cezaevi varsa, İnegöl’e de bu cezaevi şart.
15 yıldır eksikliğini hissettiğimiz bu hizmetin yapılmasında kim emeğini ortaya koyarsa, bence teşekkür etmeliyiz. Ve bu konuda muhalefet partilerinin de AK Parti üzerinde eskiden olduğu gibi baskı yapmalarını ve cezaevi yapımının hızlandırılması konusunda üzerlerine düşeni yapmasını umuyorum.