Malum hafta sonu herkes nefes almak için dışarıya çıkıyor. Bizlerde İnegöl’ün göbeğinde bir spor tesisinin bahçesinde dostlarla hasbihal ediyorduk. Konu dönüp dolaşıp önce ülke siyasetine sonra ise İnegöl’e geldi.
Bilmem kaçıncı kez dile getirdiğimi…
Yine en çok konuşulan konuların başında, İnegöl’de bitmek bilmeyen uyuşturucu belası ve kumarhaneler var.
Masamızda yer alan İnegöl’ün bilinen esnaflarından biri öylesine içimi acıtan şeyler anlattı ki, şoke oldum. Kendisi lojistik sektöründe faaliyet gösteren bir tanıdığım.
Oğlu da uyuşturucu belasına kapılmış. Ancak anlatırken yüzündeki öfkeyi görseniz, kendinizi bu işten sorumlu biri gibi hissederseniz...
Oğlunu uyuşturucu belasından kurtarmak için her yolu denemiş. Hatta önce bu uyuşturucuyu İnegöl’e sokan kişileri aramaya, öğrenmeye çalışmış. Tabi ki organize yapılan bu suçun failleri öyle kendini ele veren kişiler olmaz.
Tabi baba yüreği bu. Gözü kara bir şekilde mücadelesine devam etmiş. Emniyete gitmiş sonuç alamamış, iktidar partisine gitmiş, “isim verin, gizli tanık yapalım” denmiş.
Baba hepten delirmiş, “Ben isimleri bulsam size niye geleyim? Ayrıca korkum mu var ki, gizli tanık olayım” demiş. Yani kısacası hangi kapıyı çalsa, sırtı sıvazlanmış olarak geri dönmüş.
Anlatırken ağlamaklı gözleri ve titrek sözcükleri hala gözlerimde canlanıyor. Konuşmasında şöyle bir cümle kullanıyor sonra; “Oğlumu bir ara gözaltına aldılar. Kendisi pasif bir içici durumunda . Çıkarıldığı mahkemece satıcı olmadığından serbest kaldı. Şimdi benim çocuğum serbest kaldı, yani inanılır gibi değil. Bu çocuk bu uyuşturucuyu bırakabilir mi? O’nda ki algı uyuşturucuyu kullanmak serbest.”
Oğlunu nasıl kazanacağı konusunda hiçbir fikri yok babanın. Bir ara bu uyuşturucuları nerden temin ettiğini sormuş. Kendisine verilen cevap şok edici. “Baba ne var ki bunda, pizza siparişi verir gibi kolay. Telefonla siparişi veriyorsun, nerede olursan ol ayağına kadar geliyor”
Uyuşturucu ticaretinin bu denli basit yapıldığı bir dönemde esas tehlike ise gözaltına alınanların hep pasif içiciler olması. Burada bazı iddiaları ise yazamıyorum bile. O’nlar daha korkunç. Kesinlikle bu iddiaları ilgili kişilerle paylaşmayı daha uygun buluyorum.
Daha öncede benzer bir hikayeye daha şahit olmuştum. Yine bir arkadaşımızın oğlu bu belaya bulaşmış, oğlunu kurtarmak için çalmadığı kapı bırakmamıştı. Yaklaşık bir yıl önce bana geldiğinde “Ne olur bana yardım et. Oğlumu tutuklasınlar, cezaevine atsınlar. Belki içerde bu beladan kurtulur“ demişti.
Bir babaya bunu dedirten şeyi iyi anlamamız lazım. Çünkü bu laneti içen çocuklar tam bir canavara dönüşüyor. Resmen insanlıktan çıkıyor. Gözü dönüyor ve korkusuz oluyor. O uyuşturucu parasını o baba bulamazsa hapı yuttu.
Babanın şu cümleleri dikkat çekici; “Bir gece sabaha karşı kapının önünde belirdi. Benden 250 TL istedi. Ya bu parayı verirsin ya da seni öldürürüm” demiş. Buna benzer çok kez tehdit edildiğini, her gece korkuyla uyuduğunu ve hep ölüm korkusu yaşadığını anlattı.
Daha sonra bu baba, müthiş bir fedakarlık daha yaptı. Ve İnegöl’ü terk etti. Oğlunu alıp başka bir şehre yerleşti. Tek derdi vardı; 18 yaşındaki oğlunu bu ortamdan uzaklaştırmak istiyordu. Ailesi dağılmış, eşi evi terk etmiş bir babadan bahsediyorum. Şimdi oğlu ne durumda bilmiyorum.
Yine 1 yıl önce başka bir babanın oğlu Cerrah bölgesinde bir derede ölü bulundu. O babanın şu sözleri beni çok etkilemişti. “Öldü, hem o hem de biz kurtulduk. Arkasından ölümüne üzülerek ağlayan bir baba olmayı çok isterdim. Ama bizi bu hale düşürenlere hakkımı helal etmiyorum” demişti.
Bir yıl sonra yine benzer bir durumla karşı karşıyayız. Ama bu kez bu babaların sayısı daha da arttı. Yüzlercesi hatta binlercesi bu sarmalın içinde nefessiz kalmış durumda…
Birde kumarhaneler gerçeği var. Yuvaları dağıtan bu batakhaneler hala kahvehane, hatta dernek adı altında rahatça faaliyet gösteriyorlar. 35’e yakın bu işletmelerin çoğu şehrin göbeğindeler. Sorarsanız bu yerler kontrolümüzde derler. ‘Sıkı denetimler yapıyoruz. Ama kumar oynarken yakalanmadıkları sürece işlem yapamıyoruz’ diyecekler. Diyecekler ama bu yerlerin alenen kumar oynattıklarını cümle alem biliyor.
Ve en nefret ettiğim soru şekline gelelim;
-“Bana isim ve adres ver”
İşte bu korku veren soru şekli İnegöl’de çok tehlikeli. Vatandaşların, çocukların hayatını riske atmak gibi bir şey bu. Yasalardaki boşluklar nedeniyle kısa sürede cezaevinden çıkan bu pislikler, dışarıda ki tetikçileriyle terör estiriyorlar. Hele ki emniyet teşkilatına kadar sızmış olabileceklerini düşünsenize.
Geçtiğimiz yıllarda bu tür olayların içinde olduğu düşünülen bazı memurlar tayin edilmedi mi?
İnsanlara bu soruları sormayı herkesin bırakması lazım. Hangi devirde yaşıyoruz? Güvenlik güçlerimizin artık bu yasadışı faaliyet gösteren uyuşturucu bataklığını kurutmalı ve kumarhaneleri derhal kapatmaları lazım.
Şu unutulmasın ki, anne ve babaların dualarını alan ve bu dualarla büyüyen bir devlet olmalıyız.
Daha öncede dedim, yakın zamanda İnegöl’de göreve başlayan Kaymakamımız Eren Arslan ve İnegöl Emniyet Müdürümüz Erdoğan Baydemir, Jandarma Komutanı Binbaşı Ferruh Mağden İnegöl için bir şans. Bu şansa olan güvencimle tüm babalar adına O’nlardan ricada bulunuyorum.